Minor changes, great strides!

29 Haziran 2015 Pazartesi

Yazın Güzelliklerinden "Dondurma"

Yaz ayının geldiğini her ne kadar soğuklardan dolayı fark edemesek te yaz aylarında  dondurma sevilerek en çok tükettiğimiz tatlılar arasındadır. En çok serinletici olması cezbeder insanı.. Ramazan ayında olduğumuz şu günlerde evlerde hep bir gelenek vardır, yemekten sonra tatlı.. J Midemizi çok yormamak adına şerbetli tatlılar yerine dondurmayı tercih etmek daha sağlıklı olacaktır. Özellikle diyet yapanlar için en çok sorulan sorular;  Dondurma yesem diyetim bozulur mu? Meyveli olanını mı yoksa çikolata vb. olanları mı tercih etsem? Light dondurma mı yesem? Bu tür sorularla çok karşı karşıya kalırız. Yaz ayının gelmesiyle çok kafa karışıklığı yaşarız. Gelin o zaman bu sorularınıza bu yazıda cevap bulalım. J

 Dondurmanın Besin Değeri Yüksektir!

 Yeterli ve dengeli beslenme için her gün tüketilmesi gereken süt ve süt ürünleri grubunda yer alan dondurma; protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D, E vitaminleri, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineralleri içerir. Diğer tatlılarla karşılaştırıldığında daha besleyici bir seçimdir. Dondurmanın kalori değerini, un ve şekerden yapılan diğer hamurlu tatlılara oranla çok daha düşüktür. 100 gram sütlü dondurma yaklaşık 190 kalori içerir. Normal bir külah ise yaklaşık 20 kaloridir. 2 top dondurma 1 porsiyon meyve değişimine eş değerdir.   

Dondurma Diyetimi Bozar Mı?

Eğer yeterli ve dengeli beslenip spor yapmaya özen gösteriyorsanız dondurma yemenizde hiçbir sakınca yoktur.  Tatlılar arasında en masum olanıdır. Özellikle tatlı krizlerinde tüketmek için birebirdir. Haftada 2-3 kez tüketilebilir. Önemli olan kişiye özel olarak miktarının ayarlanması ve ona göre diyete konmasıdır.

Meyveli Olanını mı Yoksa Çikolata vb. Olanları mı Tercih Etsem?

Günümüzde tüketebilirliği artırmak açısından çeşit çeşit dondurmalar üretilmektedir. Özellikle sade dondurma Kahramanmaraş’ın ülkemize güzel bir hediyesidir. Meyveli ve sütlü olanlar daha az kaloriye daha düşük yağa sahiptirler. Bunun seçimi size kalıyor tabi ki..J  

Light Dondurma mı Yesem?

Eğer kilo kontrolüne önem veriyorsanız light dondurmayı tercih edebilirsiniz. Böylece yağı ve şekeri azaltılmış, kalorisi daha az bir dondurma yemiş olursunuz. Fakat nasıl olsa light dondurma yiyorum diye üzerine karamel, krema, fındık, fıstık parçacıkları ilave ettirirseniz kalorisini arttırmış olursunuz.

Çocuklar İçin Önemli Bir Besin Kaynağıdır!

Yoğun süt içeriği nedeniyle çocuklar için önemli bir besin kaynağıdır. Büyüme ve gelişmesine destek olmaktadır. Özellikle süt ile kıyaslandığında besin ögeleri ve enerji bakımından daha zengin bir besin kaynağıdır. Dondurmanın  100 gr daki kalsiyum sütten daha fazladır. Bu nedenle yaz aylarında çocukların kalsiyum gereksinmelerini, özellikle kemik gelişimleri açısından dondurmayla karşılanabilir.

Peki Tüketirken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Dondurmanın besin değeri açısından çok değerli bir besin olduğunu söyledik. Peki bu güzelliğe karşın dikkat etmemiz gereken şeyler neler? Evet, çok besleyici diyerek yeriz ama birden bu yediğimiz dondurma yaşamı ciddi etkileyebilir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sağlıklı ve hijyenik şartlarda hazırlanmış dondurmanın tüketilmesidir. Bunun için de dondurmanın pastörize sütten yapılması ve hijyenik koşullarda üretilmesi çok önemlidir. Süt, mikroorganizmaların üremesi için çok iyi bir ortamdır. Sağlıksız koşullarda üretilen dondurmada bakteriler kolaylıkla üreyebilir ve zevkle yediğimiz dondurma sağlığı bozucu hale gelebilir. Bu nedenle özellikle açıkta satılan dondurmalar ve buzlu içecekler satın alınırken dikkatli olunmalı, güvenilir olmayan yerlerden, sokak satıcılarından dondurma satın alınmamalıdır. Paketlemiş ve etiketlenmiş dondurmaların bulunduğu soğutucuların, yeterli soğuklukta ve çalışıyor olması da göz ardı edilmemelidir. Üretim sırasında Gıda Kodeksine uygun olan katkı ve renk vericilerin kullanılması, paketleme ve etiketlemelerin titizlikle yapılmış olması, üretim sonrası dağıtımda da soğuk zincire uyulması büyük önem taşımaktadır.  Bunlara dikkat edersek dondurmayı güvenli bir şekilde tüketebiliriz. Hem sağlığımız için yararlı olacak hemde iyi bir tatlı seçimi olacaktır.. J

                                                                                                          Sağlıklı Günler Dilerim.. J

28 Haziran 2015 Pazar

Yaşam Kaynağı "SU"

Hiç düşündünüz mü? Su neden insan yaşamı için bu kadar önemli? Su insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli ögedir. Oksijen alımı durursa ölürüz, aynı şekilde su içmediğimiz zaman ise ancak birkaç gün dayanabiliriz. Yetişkin bir insan besin almadan bedenindeki karbonhidrat ve yağın tümünü, proteinin yarısını, suyun ise %10’unu yitirdiğinde yaşamı tehlikeye girer. Bedende ki su miktarının %20 eksilmesi ölümle sonuçlanır. Peki suyun yararlarına genel olarak bir bakarsak;


Suyun Başlıca İşlevleri
ü  Ağızda besinin çiğnenerek yemek borusundan akabilir duruma gelmesi
ü  Midede sıvılaşması, sindirimin başlaması, ince bağırdakta sindirimin sürdürülmesi, sindirilmeyen ögelerin kalın bağırsağa taşınması, sindirilen ögelerin kana emilmesi
ü  Metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılması,
ü  Vücut ısısının denetiminin sağlanması,
ü  Eklemlerin kayganlığının sağlanması olarak söylenebilir.

İdrar Renginize Dikkat Edin!

Vücutta ki suyun yeterli olduğunun en iyi göstergesi idrarın rengidir. Vücutta yeterli düzeyde su olduğunda idrar rengi açık berrak ve kokusuzdur. Rengin koyulaşması yeterli su alınmadığını gösterir. 

İçecekler Suyun Yerini Alır Mı?

En çok sorulan sorulardan biridir. Ben su içmeyi sevmiyorum, unutuyorum, aklıma bile gelmiyor onun yerine bu tür içecekleri tüketebilir miyim? Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler, verdiklerinden fazla su atımına neden oldukları için, vücudun sıvısını azaltmaktadır. Alkollü içecekler de aynı şekildedir. Su içme, vücudun sıvı ihtiyacı için en iyi yöntemdir.

Suyu Sıcak Tüketmek Yağları Mı Eritiyor?

Bu konuda çok yaygın bir inanış var. Sıcak su yağları mı eritiyor? Keşke böyle mucizevi bir formül olsaydı J Keşke evet diyebilseydim, işimiz çok kolay olup obeziteyi ortadan kaldırabilseydik! Sıcak su ile soğuk su arasında ki tek fark mideyi boşaltma hızlarıdır. Soğuk su mideyi 20 dakika içerisinde terk ederken, sıcak su 80 dakikada terk ediyor. Sıcak su uzun süre kaldığı için tokluk hissi veriyor o yüzden bazı diyetlerde sıcak su veriliyor. Yağ yakımı için değil de tek nedeni çabucak acıkmasınlar ve iştahı azaltsın diye J

Su, Bazı Hastalıkların Riskini Azaltır!

Araştırmalar daha yüksek oranda su tüketiminin aşağıdaki hastalık risklerini düşürdüğünü göstermiştir:

Ø  Soğuk algınlığı
Ø  Kabızlık
Ø  İdrar yolu enfeksiyonları
Ø  Böbrek taşları
Ø  Mesane kanseri

 Cilde İyi Gelen Mucizevi İçecektir!

Su cilde en son ulaşmaktadır; eğer vücudunuz yeterli su almazsa, cildiniz bundan diğer organlardan fazla etkilenir. Su, cildin susuz kalmasını önleyerek, cildinizi daha düzgün, yumuşak, esnek ve kırışıksız hale getirir.

Kilo Kaybetmede Yardımcıdır!

Bazen midemizin kazındığını hissederiz, aslında bu kazınma açlıktan değil susuzluktandır. Bunu anladığımız zaman abur cuburlara yönelmek yerine su içersek tok hissetmemizi sağlayacak ve iştahı azaltacaktır.

Ne Kadar Su Tüketmeliyim?

Ne kadar su içmeniz gerektiği vücudunuzun büyüklüğüne, fiziksel olarak aktif olup olmadığınıza bağlıdır. Ortalama 2-3 lt sıvı tüketilmesini öneriyoruz.

ÖNEMLİ!

Genel olarak, özellikle ramazan ayında olduğumuz şu günlerde 16-17 saatlik bir açlık durumunda su kaybı çok fazladır. Bu yüzden sıvı alımı çok önemlidir. Özellikle iftarla sahur arasında gün boyunca alamadığınız sıvı ihtiyacını karşılamanız gerekmektedir. Ne yazık ki yeterince su tüketmiyoruz. Ben su içemiyorum, unutuyorum diyorsanız eğer su da bir alışkanlıktır. Kendinize bir şişe alın ve onu yanınızda her yere götürün. Hatta yatarken şişenize su koyup, başınızın kenarına koyun. Susamayı beklemeden aralıklarla için bir süre sonra göreceksiniz ki artık su sizde alışkanlık olmuş olacak. Hatta o olmadan eksikmişsiniz gibi hissedeceksiniz. Eğer tadını sevmiyorsanız, limon ya da sebze meyve parçalarını suyun içine atabilirsiniz.  Unutmayın su yaşam kaynağıdır!


                       Yaşam suda başlamıştır ve suyla devam edecektir! Sağlıklı günler dilerim.. J

26 Haziran 2015 Cuma

Karpuz Aşkına!

Yazın geldiğinin en önemli habercilerinden biridir karpuz! Kütür kütür, sulu sulu yemede yanında yat dedirtir insana! Karpuz sevenler el kaldırsın! Heralde sevmeyen insan sayısı çok azdır diye düşünüyorum. Özellikle de ramazan ayında olduğumuz şu günlerde insan daha fazla tüketmek istiyor. Karpuz yalnızca bir meyve değil, doğru tüketildiğinde vazgeçilmez bir besin desteğidir. Her besinde olduğu gibi karpuzun ne olduğunu anlamak ve nasıl tüketeceğimizi bilmek de çok önemli.

"Ramazanda sıvı alımı çok önemli. Ramazan ayında olduğumuz için oruç tutanların su kaybı fazladır. Ne yazık ki yeterince su tüketmiyoruz. Suyun yerini hiçbir şey tutmaz ancak vücudun susuz kalmaması için sulu gıdalar tüketilmesinde büyük fayda var. İşte karpuz sıvı yönünden en zengin meyvelerin başında geliyor. Karpuz böbrekleri çalıştırıyor, idrarı düzenliyor". O yüzden yemekten 2 saat sonra 1 dilim karpuz tüketilebilir.

Hastalıklara yardımcı!

Bazı araştırmalar, astımdan kalp çarpıntılarına, diyabetten kolon kanserine kadar pek çok hastalıkta yardımcı rol oynadığını kaydediyor. Belki de bu yüzden en iyi 10 gıda arasında yer alıyor. Tatlı, sulu karpuz içeriğinde pek çok antioksidan yani kansere karşıt madde taşıyor. Bununla beraber harika bir Vitamin C, B ve A kaynağı olduğunu da söyleyebiliriz. Kırmızının gücü olan bu antioksidanlar, serbest radikaller dediğimiz kanserojenlerle  savaşıyor. Vee tabi ki düzenli tüketirsek serbest radikallerin önüne geçiyoruz!

Yorgunluğu dindirici gücü!

Aynı zamanda B ve C vitaminlerinden zengin olduğu için yorgunluğu gideriyor, vücuda zindelik veriyor. Özellikle iftardan sonra üstümüze bir rehavet çöküyor. Bu yüzden tüketmeye özen göstermeliyiz.

Sevilmeyen çekirdekler!

Birçoğumuz karpuzun ve hatta birçok meyvenin çekirdeğini sevmeyiz. Hatta tek tek ayırmaya çalışırız. Ama bakın o ayırdığınız çekirdekler ne kadar değerli! Çekirdeğinde bulunan likopen maddesi kalbi enfarktüsten koruyor. Çekirdeklerinin mideye herhangi bir zararı yok. Tam fayda sağlamak için karpuzu tüketirken çekirdekleriyle birlikte ve çekirdekleri kırarak tüketmekte fayda var.
Karpuzun iyi bir B6, B1 vitamini deposu olduğunu da söyleyebiliriz. İçerdiği potasyum ve magnezyum mineralleri ile bir maden deposu gibi. Bir ay dilimi karpuzun 48 kalori olduğu düşünüldüğünde, doğru tüketildiği zaman diyet menülere uygun bir gıda olduğunu da söylemek mümkün..
Karpuz aşığı bir diyetisyen olarak şunu söylemeliyim ki; Her besin gibi karpuz da gereğinden fazla tüketildiğinde fazla kilolara sebebiyet verebilir. Pek çoğumuz şu geçirdiğimiz sıcak havalarda, özellikle de ramazan ayında iftardan sonra soğuk bir karpuzla serinlemek isteriz. Karpuzu afiyetle yerken de ipin ucunu biraz kaçırırız. ‘Karpuz su sayılır canım, ne olacak?’ demeyin. Her şey ölçüsünde güzel, dengeli ve sağlıklı!
Vee tabi ki karpuzu sadece çatalla yemek istemeyebilirsiniz! Sıcak günlerde serinlemek için birçok alternatifi olabilir. Mesela;

Karpuzlu Smoothie


İçindekiler

- 1 Dilim Karpuz
- 0.5 Su Bardağı (200 ml lik) Yoğurt (Yağsız)
- 10 gr Pudra Şekeri

Hazırlanışı

Karpuzlu smoothie yapmak için malzemelerin tümünü el brenderi ile püre haline getirin. İsteğine göre, kalan karpuz parçalarını da buzluğa koyup donmasını bekleyerek daha sonra buz yerine kullanabilirsin. Karpuzlu smoothie servise hazır. Afiyet olsun! J

Karpuz Frozen

 İçindekiler

-1 dilim karpuz
-1 kase buz
-1 yaprak nane

Hazırlanışı
Karpuz dilimindeki çekirdekleri temizleyin. Küp şekline kesip mutfak robotuna alın. Buz parçalarını ilave edip 1-2 dakika çırpın. Naneyi üzerine koyarak hemen servis yapın. Karpuz frozen artık hazır, afiyet olsun! J


 Her ne kadar çok sevsekse her besinin ölçüsünde tüketildiği günler dilerim.. J

25 Haziran 2015 Perşembe

Ekmek Tüketimi Kilo Aldırıyor mu?

Merhabaalarr, çevremde en çok karşılaştığım sorulardan birini bugün sizlerle paylaşmak istedim. Ekmek kilo aldırıyor mu? Ben her şeyden yiyorum ama ekmek yemiyorum sizce doğru mu? Ekmek yemememe rağmen hala kilo alıyorum, neden?  Aslında ekmeğin adı çıkmış durumda. Malesef sosyal medya yüzünden yanlış yönlendirmeler çok fazla. Yapılan öneri çok basit! Ekmeği hayatınızdan çıkarın ve zayıflayın! Peki, ekmeği hayatınızdan çıkardığınız beslenme programında sağlığınız ile ilgili karşılaşabileceğimiz sonuçları hiç düşündünüz mü?



Ekmek Olmadan Sağlığımız Tehlikede!

Kilo verme uğruna sağlımızı tehlikeye atıyoruz. Bireylerde kalp damar rahatsızlıklarında, böbrek hastalıklarında, yeme ve davranış bozukluklarında, diyabet hastalığında, karaciğer hastalığında ve daha birçok sağlık probleminde artışa neden olabiliyor.

Kilonun Tek Suçlusu Ekmek Değil!

Diyetten ekmeğin çıkarılması yemeklerin daha çok tüketilmesine neden olur. Ben hiç ekmek yemiyorum” diyenlerin bazen her öğünde bir tabak pilav yediklerini gözlemliyoruz. Oysa 1 dilim ekmek, 2 kaşık pirinç ya da bulgur pilavına eşittir. Yani 1 tabak pilav yendiğinde, tabağın büyüklüğüne bağlı olarak, 4-12 dilim ekmek tüketilmiş gibi olabilir. Ya da  ekmek yerine çorba içenlere rastlıyoruz. Eğer yağlı bir çorba değilse ve küçük bir kaseyse 2 dilim ekmeğe eşittir. Ama büyük bir kaseyse 4 dilim ekmektir. Su ve inorganik minerallerle yapay tatlandırıcılar dışında yediğimiz her şey bedenimizde enerjiye dönüşür. Bu enerji bazal metabolizma ve fiziksel aktiviteyle harcanamazsa yağa dönüşür ve şişmanlarız. 

Ekmek Besleyicidir, Tok Tutar!

Tam buğday unundan yapılan ekmek besleyicidir, diyet lifi içeriği yüksek olduğundan yavaş sindirilir, tokluk verdiğinden daha az tüketilir. Üç öğün yemekle birlikte bir dilim ekmek yemenin şişmanlıkla ilgisi yoktur. Her besinde olduğu gibi tam buğday ekmeğinin de fazla tüketilmesi kilo aldırabilir.

Ekmek Kilo Aldırmaz, Verdirir!

Tam tahıllı ekmekler yağ oranınızı düşürerek kilo kontrolüne yardımcı olur ve metabolizma hızınızın yavaşlamasını engeller. Yani bu ekmekler şişmanlatmaz aksine zayıflamaya yardımcıdır. Diyetinizde tam tahıllı ekmek tüketmek geri dönüşümsüz kilo vermenizi sağlar. Düzenli tam buğday, çok tahıllı, yulaf ve çavdar ekmekleri tüketimi karın çevresi yağlanmasını azaltır. Kalorisi düşük bir besin olan ekmek çok kısa sürede enerji metabolizmasına katılıp enerjiye çevrilir.

 Ekmeği Nasıl Tüketirsek Kilo Alırız?

Örneğin, yağlı yemekle çok ekmek yenmesi, ekmeğin üzerine tereyağı reçel sürülerek yenmesi, yağda kızartılmış köfteyle aşırı ekmek yenmesi durumunda alınan enerji artar, hareket ederek bu enerji harcanmazsa kilo alabiliriz. 

Tam Tahıllı Ekmeklerin  Sağlığa Etkileri Saymakla Bitmez!

ü   Felç riskini %30-36 düşürür.
ü   Diyabet riskini %21-30 düşürür.
ü   Kalp Hastalıkları riskini %25-28 düşürür.
ü   Kilo alımını engeller, kilo vermeye yardımcı olur.
ü   Astım riskini düşürür.
ü   Karotid arterlerin sağlıklı çalışmasını sağlar.
ü   Enflamasyona bağlı hastalıkları azaltır.
ü   Kabızlığı engeller.
ü   Kolon kanseri riskini düşürür.
ü   Yüksek tansiyonu engellemeye yardımcı olur.
ü   Diş eti hastalıklarını ve diş kaybını engeller.
ü   Uzun süreli enerji vererek, iş gücü kapasitesini artırır.
ü  Tam tahıllı ekmekler B12 hariç tüm B grubu vitaminlerinin temel kaynağı olduğu için tiroit rahatsızlığı olanlar için en ideal besindir.

ü  Tam tahıl ekmeğinde yer alan B grubu vitaminler metabolizmada anahtar rol oynar.

Genel olarak baktığımız zaman, 1 dilim ekmek ortalama 70 kcal, 300 gramlık bir somun ekmeği ise 840 kcal’dır. Biz diyetisyenler olarak sadece zayıflamak için değil, aynı zamanda sağlık içinde tam buğday, çok tahıllı, yulaf ve çavdar ekmekleri tüketimini tercih ediyoruz. Ölçülü olmak şartıyla!  Ekmek bizim en temel besinimiz!  Ekonomik yönden ulaşılabilir bir besin.. Ekmeğe bu kadar alışmış bir toplum olarak siz hayatınız boyunca ekmek yemeden yaşayabilir misiniz? Ekmek yiyerek zayıflamak dururken neden sağlımızı tehlikeye atalım? Ekmeğin korkulmadan tüketildiği günler dilerim.. J

24 Haziran 2015 Çarşamba

Sofraların Vazgeçilmezi ‘Hurma’

Ramazan ayının gelmesiyle sofralarımız hurmalarla zenginleşti.  Ramazan ayında sofralarımızın vazgeçilmezidir hurma. Peki onu bu kadar özel kılan nedir?  Hurma; İnsanoğlunun yetiştirdiği en eski bitki çeşitlerinden biri olup, besin içeriği açısından bakıldığında yapısında; çözünebilir-çözünmeyen posa ,15 farklı mineral bulunduran , protein ve karbonhidrattan zengin bir besindir.  Özellikle yaş hurma besin değeri açısından birçok meyveden üstündür. Glisemik endeksinin nispeten düşük olması ve lif içeriğinin yüksek olması gibi nedenlerle sağlık açısından da yararlıdır. Hurmanın antioksidan ve doğum sonrası kanamayı azaltıcı yönlerini ortaya koyan deneysel araştırmalar da yapılmıştır.
Hurma meyvesinde %44-88 oranında şeker bulunur. Potasyumdan zengindir (muzdan 2,5 kat fazla). Ayrıca, kalsiyum, magnezyum, demir ve vitaminler (A, B1, B2, niasin, C) bulunur.   Hurmada en az 15 çeşit mineral bulunur. Potasyum, bor, kalsiyum, kobalt, bakır, flor, demir, magnezyum, manganez, fosfor, sodyum, selenyum ve çinko bunlardan bazılarıdır.
Hurma proteini de çok kaliteli olup  23 çeşit aminoasit içerir. Bunlardan bazıları portakal, elma ve muz gibi meşhur meyvelerde bile bulunmaz. Ayrıca %0,5-3,9 oranında sağlık için yararlı bir madde olan pektin içerir. Lif içeriği, kalori oranları ve diğer özellikleriyle birleştirildiğinde ister istemez “Hurma insan için ideal besin maddesi midir?” sorusu akla gelmektedir. Çeşitli meyvelerle karşılaştırıldığında hurmanın enerji, lif ve mineral içeriği açısından en zengin olduğunu söyleyebiliriz.  
ü  Hurma; yüksek selenyum içeriğiyle antioksidan-kansere karşı koruyucu bir besindir. Bilimsel araştırmalar hurmanın soğukta muhafaza edildiği durumda antioksidan yoğunluğunun arttığını göstermektedir.
ü  Yapılan bir başka çalışmada; Hurmanın mide ülserini iyileştirici özelliğinin de antioksidan etkisiyle olduğu düşünülmektedir.
ü  Yoğun vitamin, mineral içeriğiyle bedensel ve zihinsel gelişimi sağlar. Çocukların beslenmelerinde her gün en az 2 adet hurma bulunması önerilmektedir.   
ü  Çözünebilir posa içeriğiyle ( %6,5-18) gaz ve kabızlık gibi sindirim sistemi sorunlarını tedavi edici yönü vardır.    
ü  A vitamini içeriğiyle (100 gr’ında 11-15,6 mg) gece körlüğüne iyi gelen hurma, göz sinirlerini kuvvetlendirici etkiye de sahiptir.
ü  Hurmanın 100 gr’ ında 6-13 mg demir (Fe) bulunur. Bu yönüyle kansızlığa karşı koruyucu ideal bir besindir. 
ü  Sinir sistemi sağlığını korur, diş minesini güçlendirir.

İftar Sofralarında Neden Orucu Hurmayla Açmayı Tercih Ediyoruz?
Oruç süresinin 16-17 saate çıktığı ramazan ayında , uzun süreli açlık sonrası birden besin alımı kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olabilmektedir.  Hurma her ne kadar karbonhidrat yönüyle zengin bir besin olsa da; iftarda orucu hurma ile açmak ve yemeğe hurma ile başlamak hem kan şekeri dengesini sağlamada hem de iftar sırasında aşırı besin tüketimini engellemede etkilidir.

Genel olarak hurmaya baktığımız zaman, ramazan ayının dışında hem besin içeriği yönüyle çok kaliteli, hem de sağlık açısından çok yararlı olup, günlük beslenmemizde de yer vermemiz gereken değerli bir besindir.  Günlük yaşamımızda hurma farklı şekillerde de tüketilebilir; Bir tarif verecek olursak,

Hurma Milk Shake

İçindekiler
½ kase çekirdekleri çıkarılmış doğranmış hurma
3 top dondurma ya da donmuş yoğurt (vanilyalı)
½ kase süt

Hazırlanışı
Sütü ve hurmaları bir blender de çekip püre haline getirin. Dondurmayı ya da donmuş yoğurdu ilave edin ve pürüzsüz olana dek çekin. Uzun bardaklarda servis edin.




Afiyet Olsun.. J

23 Haziran 2015 Salı

Kırmızının Sihri, Kirazların Bolluğu!

Merhabalar, bu yıl dost, akraba, komşu her bölgeden o kadar çok kiraz getirdi ki, ben bu yılı kiraz yılı ilan ediyorum. O kadar bereketli ve bol ki insanlar artık fazlalığından dağıtıyorlar. Küçükken ağaçlara çıkar toplar, kulaklarımıza küpe yapardık, onun eğlencesi çok ayrıydı.. Bu bizim için çok sevindirici bir haber tabi ki. Çünkü kirazın faydaları saymakla bitmez. Ayrıca benim de çok sevdiğim meyveler arasındadır. Kirazın faydaları arasında öne çıkan nokta, meyvenin antioksidan bakımından zengin olması ve bu sayede pek çok organı hücre hasarına karşı koruması. Buna ek olarak tam bir vitamin ve mineral deposu olan kiraz C, A, K vitaminleri ile fosfor, demir ve kalsiyum gibi önemli mineraller bakımından çok iyi bir kaynak.
Doğal bir tat ve lezzet içeren kiraz, yoğun meyve şekeri içermektedir. 100 gramı yaklaşık 40 kaloridir. Michigan Üniversitesi'nin araştırmasına göre; kirazın kolesterolü ve kan şekerini düşürücü ve kalp sağlığını iyileştirici etkisi var. Kirazın yoğun antioksidan içeriğiyle kalp sağlığını koruduğu belirtiliyor. Artrit, gut hastalığı, peklik, sindirim bozukluğu, şişmanlık gibi rahatsızlıklarda da etkilidir.

Kirazın Yararları

Ø  Kiraz vücudun bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olan antosiyanin gibi flavonoidler bakımından zengin olan bir meyvedir. Aynı zamanda C vitamini içeriği ile virüslere ve bakterilere karşı savaşarak bağışıklık sistemini destekler.
Ø  Araştırmacıların yaptıkları inceleme sonucu 20 kiraz bir aspirinle eşdeğer olup, içinde bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminler de benzer antioksidan etki yapmaktadır. Güçlü bir ağrı kesicidir. 20 kirazda 12-25 mg arası antosiyanin maddesi bulunduğu için bu maddenin ağrı kesici etkisinin, aspirinden 10 kat fazla olduğu tespit edilmiştir.
Ø  Eklem ağrılarını rahatlatmayı ve göz hastalıklarına karşı korumayı sağlayan güçlü bir iltihap önleyici madde olan kuersetin içerir.
Ø  İçerdiği zengin mineraller ile vücudun su dengesini düzenler. Kabızlığı giderir. Kolesterol ve kan şekerini düşürür ve damar sertliğinin tedavisinde de etkili bir besindir.
Ø  İdrar söktürücü özelliğiyle böbreklerin dostu olan kiraz, vücudun zehirli maddelerden temizlenmesini sağlar. Kiraz ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesinin önlenmesinde etkilidir.
Ø  Kiraz, elajik asit adlı bileşiği yoğun miktarda içeriyor. Elajik asit, sentetik ve doğal kanserojen maddeleri etkisiz hale getirir ve onların sağlıklı hücrelere hasar vererek kanserli hücreler haline getirilmesini engeller.

Yan Etkileri: Her hangi bir yan etkisi yoktur. Ancak bir kerede 500-1000 gr. kiraz yiyenlerde karın ağrısı görülmektedir. Özellikle tam olmamış veya iyi çiğnenmemiş kiraz bağırsaklarda mayalanma yaparak gaz şişkinliğinin, karın ağrısının artmasına neden olur. Bu durumda gazlı maden suyu içmekten kaçınılmalıdır. 1 porsiyon : 15 kiraz olduğu unutulmamalıdır. 

Efsane Çay

Bu yıl kiraz çok bol demiştim, o halde bu avantajdan yararlanarak küçükken küpe yaptığımız sapları şimdi çay yapmaya ne dersiniz?  Bu bollluğun avantajını kullanarak kiraz sapı içmeyi ihmal etmeyin. Benimde çok sevdiğim kiraz sapı çayını şu şekilde hazırlayabilirsiniz; 30 gram kiraz sapını 1 litre suda 10 dakika kaynatmalısınız. Bu şekilde tükettiğiniz zaman böbrekleri çalıştırarak, diüretik (idrar söktürücü), kan ve idrar yolları temizleyicisi, safra akımını sağlayıcı, bağırsak düzenleyici etki gösterecektir. Yararlı etkileri olduğu kadar, rahatlıkla tüketebileceğiniz bir tada da sahiptir. Ramazan ayında olduğumuz için vücutta su kaybı fazladır. Kiraz sapınında diüretik etkisi olduğu için ölçülü tüketmeye özen gösterilmelidir. 
                                                                                         
  Sağlıklı Günler Dilerim..   J                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           

22 Haziran 2015 Pazartesi

Ramazan Ayında Nasıl Beslenmeliyiz?

11 ayın sultanı Ramazan geldi, sizde de öyle mi bilmiyorum ama eskiden ramazan ayı daha güzeldi, daha maneviyat dolu geçiyordu. Ailede ki dedemiz, anneannemiz ile birlikte iftar açar, hatta sahura kadar birlikte otururduk.  Ramazan kışa denk gelirdi, anneannenin sobasının yanında sahuru beklemek kadar güzel bir şey olamazdı belki de. Şimdi ise herkes bir koşuşturma halinde olduğu için büyüklerle sofralara birlikte oturulamıyor.  Bu ramazan aynın herkese birlik, beraberlik, bereket getirmesini canı gönülden diliyorum. Ramazanda beslenmeye özen göstermek çok önemli. Özellikle beslenme ve uyku düzenimizin değiştiği bu ayda ramazanı rahat geçirme açısından beslenmeye özen göstermeliyiz. Sizlerle ramazanda nasıl beslenmemiz konusunda ufak ipuçları paylaşacağım. 

Ramazanda uzun süre aç kalmak metabolizmayı etkiliyor. Bu yüzden, oruç  tutanların ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmamak için beslenme konusunda bazı inceliklere dikkat etmesi gerekiyor. Ramazan boyunca tutulan oruçta uzun süre aç kalınması metabolizmayı yavaşlatır ve besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırır. Oruç tutarken vücut hareketlerimiz yavaşlar ve metabolizma hızımız düşer. Ani ve fazla miktarda yemek yediğimiz için yemek sonrasında kan şekerimiz hızla artar, ardından da yine hızla düşer. Bu durumu genelde iftar sonrasında kendimizi yorgun, bitkin hissetmemizle veya üşümemizle hissederiz.  Ayrıca açlık durumunun uzun süre devam etmesi baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya eğilim, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, ekşime gibi sorunlara da neden olur ve iş verimi düşer. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar.

Ramazanda Ayında Beslenmemiz Nasıl Değişiyor?

Günlük beslenmemiz 3 ana öğün, 2-3 ara öğün iken, ramazan ayında 2 ana öğün, 1-2 ara öğüne düşüyor. Günlük yaşamımızda ortalama 7-8 saatlik bir açlık yaşarken, ramazan ayında ortalama 14-15 saatlik bir açlık yaşıyoruz. Sıvı tüketimimiz 1,5-2 lt iken ramazan ayında 1 lt düşüyor. Vücudun bu değişiklikleri en kolay şekilde atlatabilmesi için mutlaka sahur ve iftar yapmaya, sıvı tüketimine dikkat etmeliyiz.
Ramazanda yemek saatleri, yenen yemeğin çeşidi, aktivite miktarı ve hatta uyku düzeni gibi birçok önemli değişiklikler gerçekleşmektedir. Fakat uyuya kalma, su içip yatma gibi nedenlerle birçok kişi sahur öğününü atlamaktadır. Vücudun gereksinimi olan günlük enerji ve besin öğelerini 2-3 öğün olmasına karşın aşırı ve dengesiz beslenme uygulamaları gözlenmektedir. Özellikle hamur işi, kızartma, kırmızı et, ekmek, pilav, makarna ve tatlı tüketiminin arttığı görülmektedir. Ramazan ayının en önemli öğünü olan iftarda, bütün gün aç ve susuz kalmanın da etkisiyle çok çeşitli yiyecekler hızlı ve fazla miktarda tüketilmektedir. Hızlı ve aşırı beslenme mide gerginliklerine, tansiyon yükselmesine, kan şekerinde artmaya neden olmaktadır.  Bu nedenle ramazan boyunca sağlıklı beslenmek şarttır.

Sağlıklı Bir İftar Nasıl Olmalıdır?

Ramazan'ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluktur. İftar davetlerinde gün boyu açlıktan sonra daha büyük ve çeşitli besinlerden oluşan öğün tüketilir. Bu sebeple kişiler, iftar sofralarında gereksinimlerinin 2-3 kat fazlasını tüketebilirler. Uzun süre açlıktan sonra kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğar ve kişiler hızlı bir şekilde, yüksek miktarda besin tüketirler. Beynimiz doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde çok miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına neden olabilir. Bunu önlemek için oruç,  bir bardak su içerek ya da birkaç tane hurma, kayısı, zeytin gibi iftariyeliklerden tüketerek açılmalıdır.
Bunu takiben bir kase çorbayı içip, yemeğe bir süre (yaklaşık 15-20 dk) ara vererek ana yemeğe geçilmelidir. Bu sayede boş mideye hızlı bir şekilde besin girişini önleyerek mide şişkinliği, hazımsızlık gibi sağlık sorunları önlenebilir.
 Ana yemek et, tavuk, balık, çorba, etli veya zeytinyağlı sebze yemekleri, pilav, makarna, erişte, börek, yoğurt, cacık, ayran, salata, komposto vb. arasından 2-3 en fazla 4 çeşit seçilerek oluşturulabilir. Ancak yemekte mutlaka sebze yemeği veya salata bulundurulmalıdır. Bu sayede ramazanda lif tüketimimizi artırmış oluruz.
Kızartmalardan, yağlı yiyeceklerden, tuzlu ve baharatlı yemeklerden, hamur işlerinden uzak durulmalıdır. Bunların yerine ızgara, haşlama, buğulama yöntemleri kullanılarak pişirilmiş hafif yemekler tercih edilmelidir.
Ana yemekten 1-2 saat sonra hem ara öğün yapmak hem de yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak amacıyla bir-iki avuç kuruyemiş, meyve, dondurma, meyveli veya sütlü tatlılar tercih edilebilir.
Özellikle ramazan ayında sıvı tüketimi çok önemlidir. Bu nedenle özellikle Ramazan ayında oruç tutan bireylerin sağlıklı bir Ramazan geçirmeleri için iftar ile sahur arasındaki zamanda bol sıvı, özellikle de su alımına özen göstermeleri gerekir. Oruç tutarken, vücudun sıvı dengesini sağlayabilmek için sahur öğünü kesinlikle atlanmamalı, sahurda sıvı alımına dikkat edilmelidir. Susuzluk hissini arttıracağından sahurda tuzlu, baharatlı, yağlı besinlerden uzak durulmalı; daha hafif yiyecekler tercih edilmelidir. Sahur için ayran, sıvı ve elektrolit sağlayan ideal bir içecektir. Çay, kahve gibi içecekler diüretik etki göstererek vücuttan sıvı uzaklaştırdığından bu içecekleri çok fazla tüketmemeye dikkat etmek gerekir. Ramazanı yaz ayında yaşadığımız için yetersiz sıvı tüketimi söz konusu olabilmekte, bu da yaşlılarda tansiyon düşmesi ve halsizlik sorunlarına neden olabilmektedir. Bu olumsuzlukların önüne geçmek için; günlük 2-3 litre sıvı tüketilmeli, sıvı gereksinimi ilk olarak su, sonra soda, ayran, nane, limon, ıhlamur gibi bitki çayları, kahve, komposto, taze sıkılmış meyve suları, limonata gibi içeceklerden karşılanmalıdır.

Sağlıklı Bir Sahur Nasıl Olmalıdır?

Gün doğmadan önce yapılan sahur öğünü, yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için atlanmaması gerekir. Sahuru sabah kahvaltısı gibi düşünmeliyiz. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu durumda ortalama açlık süresinin daha da artmış olacağı ve bu kadar uzun süreli açlık sonucunda; açlık kan şekerinin erken saatlerde düşmesiyle oluşan hipogliseminin yorgunluk, baş ağrısı, unutkanlık, mental durgunluk gibi belirtileri ortaya çıkmaktadır ve buna bağlı olarak da günün verimsiz geçmesine yol açmaktadır.  Bu durumun aksine, fazla kalorili ve yağlı yemeklerden oluşan bir sahur öğünü yapılırsa gece sindirim ve metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artacaktır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde yavaş sindirilen ve daha uzun süre tokluk sağlayan proteinli ve lifli yiyecekler tercih edilmelidir.
Süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir vb), yumurta, et ürünleri, kuru baklagiller (mercimek vb), tam tahıllı ürünler (tam buğday, çavdar), domates, salatalık gibi sebzeler ve meyveler, kuruyemiş (fındık, ceviz), komposto gibi besinlerden oluşan kahvaltı tarzı bir beslenme yapılırsa hem hafif hem sağlıklı bir sahur öğünü yapılmış olacaktır.
Fazla yiyerek doygunluk süresinin uzatılamayacağı unutulmamalıdır ve onun yerine bol sıvı tüketilmelidir. Bunların yanında glisemik indeksi yüksek olan üzüm, kavun, muz, incir gibi meyveler daha hızlı bir acıkma sağlayacağı için tercih edilmemelidir. Yine aynı şekilde şeker ve şekerli yiyecekler, tatlı tüketmemeye dikkat edilmelidir. Ayrıca, yemekten hemen sonra yatmak kilo alımı, mide yanması ve reflü gibi sorunlara neden olabilmektedir. Bu nedenle sahurdan yarım saat kadar sonra yatılmasını öneriyoruz.

Kimler Risk Grubunda?

Özel durumları olan bazı insanların oruç tutması sakıncalıdır. Oruç tutmaları sağlık açısından sakıncalı olan başlıca gruplar şu şekilde sıralanabilir:
  Şeker-tansiyon hastaları.
Ø  Hamileler ve emzirenler. (Sıvı alımının azalması ve süt veriminin düşmesi bebek için sakıncalıdır.)
Ø  Akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar.
Ø  Çok yaşlı ve hasta olanlar.
Ø  Verem ve kanser hastaları.
Ø  Ağır böbrek ve kalp hastalığı olanlar.
Ø  Mide ülseri, safrakesesi iltihabı, karaciğer yetmezliği olan kişiler.
Ø  Ağır enfeksiyon geçirenler veya ateşli hastalıkları olanlar.
Ø  Sık sık ilaç alması gerekenler.


Ramazan Ayında Fiziksel Aktivite Nasıl Etkileniyor?

Fiziksel aktivite; Ramazan ayı boyunca öğün sıklığı ve miktarı, uyku düzeni gibi durumlarla birlikte değişmektedir. Birçok çalışmada oruç tutan bireylerin, fiziksel aktivitelerinde azalma gözlendiği ve bunun nedeni yetersiz besin alımına bağlanmaktadır. Bu konuda yapılan başka çalışmalarda ise Ramazanda yaşanan açlık nedeniyle özellikle çalışan bireylerde günlük aktivite, iş verimi ve çalışma süresinde azalma olurken dinleme için ayrılan sürede uzamanın olduğu bildirilmektedir. Fiziksel aktivite hem vücudunuzu rahatlatacak hem de sizin zinde kalmanızı sağlayacaktır.


Ramazanda uzun süre açlık durumunda gerçekleşecek olumsuz durumlardan korunmak ve sağlığı korumak için yeterli ve dengeli beslenmek gerekmektedir. Sağlıklı ve doğru beslenmeyle hayırlı ramazanlar dilerim.. Sevgiler..                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    Dyt. Nildem KIZILASLAN

21 Haziran 2015 Pazar

Herkese Merhaba :)

Merhaba sevgili takipçilerim.. Sizlerle ilk blog yazımın heyecanını paylaşıyorum. Burada sizlerle sağlıklı ve dengeli beslenme hakkındaki her şeyi paylaşacağım. Şimdilik hoşçakalın..                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  Dyt. Nildem Kızılaslan